10 Mart 2009 Salı

SINIRLARI ZORLADIK-2

Merhaba.
Bir önceki yazımız yarım kalmıştı zaman problemlerim nedeniyle. Şimdi o yazımı tamamlamak istiyorum.
Yukarıdaki fotoğraf Girne Bellapais'den bir görüntü yine.

Burası da Gazi Magusa. Lala Mustafa Paşa camii.

Yapım yılın bakarmısınız?



Ağaca bakarmısınız? Bir de yaşına? Cümbez ağacı imiş. Üzerindeki plaka 1299 yılını gösteriyor. Caminin yapım yılarında dikilmiş. İnsanın bu muhteşemliğe inanası gelmiyor. Bir anıt adeta.

Bu da Vatan Şairimiz Namık Kemal'in büstü. Hemen yanında da yattığı zindan var.

Burası da zindanın dış görünüşü.

Zindanın içi de böyle.

Burası da 1974 den bu yana kapalı olan Maraş bölgesi. Yine Kobrıs'ın en güzel yerlerinden. Ancak aradan geçen zaman herşeyi yıpratmış.


Sol taraf kapalı ancak sokağın sağ tarafında yerleşim devam ediyor ve Magusa sakinleri yaşamlarını sürdürüyor.

Yukarıdaki fotoğraf da Kıbrıs'ın en uç noktası. Zafer Burnu. Buraya da Dipkarpaz'dan gidiliyor. Yollar yapılmış, eskisi gibi toprak ve de taşlık değil. Şimdi de buraya kadar elektrik çekmişler. Bu da yakında karpaz Bölgesinin de betonla dolacağı demek.

Sınırları zorlama konusuna gelince;
Eskiden Kıbrıs'ta Lefkoşa'da Türk ve rum tarafını ayıran Arasta Sokağın arkasında bir duvar vardı. Duvarın arkasındaki boş sokaklar da tampon bölge idi. Burası da askeri bölge ve de girmek yasaktı. Şimdi o boş sokaklar yine aynı şekilde duruyor ancak duvarın Arasta Sokağa giderken hemen sokağa dönmeden karşımıza çıkan kısmı yıkılarak bir sınır kapısı açılmış. TV lerde izlediğimiz kavga gürültü konusu olan ve de açıldı açılacak yıkıldı yıkılacak denilen Lokmacı Köprüsü de yıkılmış. Gerçi o köprü eskiden yoktu, sonradan metalden yapılmış. O da yıkılarak Lokmacı sınır kapısı açılmış. Bu kapıdan Türk ve rum tarafına geçiş yapılıyor artık. Ancak rum tarafına sadece KKTC vatandaşı olanlar geçebiliyor. Rumlar da bu tarafa. Ayrıca KKTC vatandaşları artık almış oldukları Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğiyle AB ülkelerine de pasaportsuz gidebiliyorlar.

Bende son akşam Lefkoşa'da Lokmacı kapısına baktım. Gelen ve geçenler vardı karşılıklı. Bende rum tarafına uzaktan bakıp geri dönmek istedim.

Hikaye biraz ilginç oldu. Rum tarafında pasaport kontrolündeki polis kimlik sordu. Ben de ingilizce bilip bilmediğini sordum. Az bildiğini söyledi. O esnada içeriden birisi geldi aceleyle. Türkçeyi kırık da olsa iyi biliyordu. Bize yasak topraklara girdiğimizi, burasının avrupa ülkesi olduğunu, buraya ancak schengen vizesi ile girebileceğimizi söyledi. Aklı sıra bir sürü de nasihatlarda bulundu Kıbrıs ile ilgili. Ancak ben kendisine topraklarına girmediğimi, sınırda tampon bölgede olduğumu, kendi topraklarının ise kontrol noktasındaki bariyerden sonra başladığını belirtip geri döndüm.
Dikkatimi çeken ise, yıllardır çok iyi bildiğim bize karşı olan kin ve düşmanlıkları hiç değişmemiş, aynen devam ediyor.


Burası da sözünü ettiği Avrupa toprakları. Yorumu sizlere bırakıyorum.


Trafik ters olunca direksiyon da ters genelde. Tabii soldan direksiyonlu araçlar da var az olmakla birlikte. Ancak soldan olunca biraz sorun oluyor özellikle araç sağlarken. O nedenle ben de alışkın olduğum için sağdan direksiyonlu araç kiraladım. Hiç yabancılık da çekmedim yıllar geçse de.


Yazmak istediğim bir yazı daha kaldı Italya ile ilgili. Sanırım bundan sonra blogda sezonun başlaması nedeniyle arı ile ilgili yazılar ağırlıkta olacak. Ayrıca olumlu ya da olumsuz hiçbir yorum gelmemesi nedeniyle bu tür yazılara yer vermeyeceğiz gibi görünüyor.
Başarılı bir hafta dileğimle,

1 yorum:

İlhami Uyar dedi ki...

Sayın Demirci sayenizde tarihi ,turistk,gezilmesi ve görülmesi gereken yerleri detaylarıyla beraber öğrendik.Bizlere bu güzellikleri yaşattığınız için şükranlarımı sunuyorum.Kültür çok önemli ,güzelliklerin devamı dileklerimi ve saygılarımı sunuyorum,kolay gelsin.